Jules Verne - Dünyanın Ucundaki Fener [OKUDUM]





Merhaba değerli okurlarım. Bugün biraz Jules Verne hakkında sohbet edeceğiz gibi duruyor. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki Jules Verne ile tanışmam çok çok eskilere kadar uzanmakta. Okumayı yeni sökmüş, ufak bir çocukken, sınıfımızın ufacık kitaplığındaki kitapları karıştırdığımda tanışmıştım ilk kez onunla. Tabii o zamanlar yaşımızdan da kaynaklı olacak ki tam metinleri ile bu eserleri okuyamamıştık. Zaman sular seller gibi aktı, biz yaşlandık derken o zamanlarda eksik gedik okuduğumuz bu eserleri bugünlerde tam metniyle okuma şansına erişebildik.

Daha o zamanlarda beni okuduğum her satırla içine çeken Jules Verne'den bugün baktığımda hiçbir şeyin eksilmediğini gönül rahatlığıyla ifade edebilirim. Bunu neden belirtme ihtiyacı hissettiğimi de hemen açıklayayım. Bilirsiniz ki bazı insanlar bilgisi olmadıkları konularda genelleme yapmaktan pek hoşlanırlar. Hâlbuki bu tutum oldukça yanlıştır. Nitekim bir konuda genelleme yapmak insanı büyük ölçüde yanlışa sürekler. Çünkü her şeyin bir istisnası mutlaka vardır. İşte bahse konu olan bu zatlar da Jules Verne için "çocuk yazarı" genellemesini, daha başka bir anlatımla yakıştırmasını yaparlardı. Muhtemelen hâlen yapanlar da vardır. Lakin büyük bir yanılgıda olduklarını çok net bir şekilde ifade edebilirim. Zamanının ötesinde hayal edilmesi güç şeyleri yazmış bir yazardır Jules Verne. Asırlar öncesi bir vakitte aya yolculuk, okyanusların altında geçen günler, dünyanın merkezine yapılan yolculukarı düşleyip kaleme alan bir kişiye çocuk yazarı demek en büyük çocukluktur. Her neyse siz bunları zaten en az benim kadar biliyorsunuz :) Biz asıl konumuza geçelim.

Hikayemiz Vasquez, Felipe ve Moriz isimli üç karakterin ıssız Estados Adasına yeni yapılmış olan fener bekçiliği görevine getirilmeleri ile başlar. Bir mürettebat eşliğinde görev yerlerine gelen bu üç bekçi, günün sonunda bu ıssız adada bir başlarına kalmıştır. Genel manada yapmaları gereken şeyler ise yolunu kaybetmiş olan gemilere o karanlık gecelerde bir ışık olabilmektir. Şimdi denilebilir ki bunun heyecanı nerede? Hani o sayfaları birbiri ardına çevirme arzusu? Evet, evet. Size kesinlikle katılıyorum. Fakat şu soru sorulamaz mı? Bu ada sanıldığı gibi ıssız mı gerçekten? İşte sayfaları büyük tutkuyla çevirmenize neden olan temel, bu sorudan kaynaklanıyor. Issız Estados Adası aslında hiçte ıssız değilmiş. Bu çevrede yaşanan gemi kazaları doğanın bir cilvesi mi? Yoksa altında yatan başka gizemlerin bir ürünü mü? Tüm bu sorular ve daha fazlası kitabı elinizden düşürmeden okumanıza sebep olacak hususlar. Şu an burada detaylı bir kitap tahlili yapmak gibi bir arzumun olmadığını açıkça söyleyebilirim. O nedenle spoiler vermemek adına daha fazla detaya girmemek uygun olacaktır. Onları da başka bir zaman yapacağımdan şüpheniz olmasın. O zamana dek esen kalın, Jules Verne ile kalın :)


Mustafa Kara

Teknoloji tutkunu, Türkçeye aşık, kahvesini de orta şekerli içen kendi halinde bir kimse.

Yorum Gönder