Sharon M. Draper - İçimdeki Müzik [OKUDUM]

    



    Kelimelerin yine bizi bir araya getirdiği yeni bir günden selamlar. Bugün ele alacağımız eser başlıkta da gördüğünüz üzere Sharon M. Draper'in kaleme almış olduğu ve bir seri olma özelliği de taşıyan eserin ilk kitabı olan İçimdeki Müzik.
    
    Öncelikle bu kitaba başlama serüvenimi kısaca açıklamak isterim. Tabii ondan da önce bir şey söylemeliyim ki bu dünyada edinebileceğiniz en güzel dostluklar şüphesiz kitap dostluklarıdır. Birbirinizle hediyeleştiğiniz, kitaplar hakkında kaliteli tartışmalar içine giriştiğiniz ve âdeta o kitabı birlikte yaşadığınız dostlarınız inanın ki sizin en büyük şanslarınızın başında geliyor. İşte bahsi geçen kitabı okuma şansına da böyle güzel kitap dostlarım vesilesiyle erişebildim. Eğer ki bu yazıyı o dostum da okuyorsa bir teşekkürü tekrardan borç bilirim.😊

    Kitabı sizlere anlatmak istiyorum. Fakat nedense uygun bir girizgâh yapmadan buna girişmenin kitabın asıl değerini havada bırakacağını düşünüyorum. Bu nedenle de her zaman yaptığım gibi anlatmak, anlatmak ve anlatmak istiyorum. Şu soruyu kendimle baş başa kaldığım ve içime döndüğüm zamanlarda sorarım: "Bir engelim olmuş olsaydı bununla mücadele edebilir miydim?" Realist bir karaktere de sahip olduğumdan açıkça ifade edebilirim ki edemezdim. Çünkü engeliniz sizi öyle ya da böyle birilerine, bir şeye veyahut sizin kontrol edemediğiniz bir başka sebebe mecbur bırakıyor. 

    İçimdeki Müzik'te ele alınan da bir bakıma bununla yakından ilişkili. Konuşamadığınızı, vücudunuzun hemen hemen büyük kısmına hükmedemediğinizi düşünün. Ne kadar da zor olurdu değil mi? Kesinlikle öyle. İşte küçük Melody'nin de hikâyesi tam olarak bu. Melody, Sarabral Palsi hastalığı olan bir kızdır. Hastalığından kaynaklı olarak az önce ifade ettiğim konularda özel gereksinime ihtiyaç duymaktadır. Melody herkes gibi -ki bence çoğu insandan daha iyi- her şeyi algılayabilmekte ve anlamaktadır. Fakat anlatmak istediği şeyleri ne yazık ki anlatamıyordur. Bu durum uzunca bir süre de bu şekilde maalesef devam ediyor. Tabii Melody'nin kelimelerden oluşan bir tahtası vardır. Fakat anlatacağınız binlerce hatta on binlerce meramınızın olduğu ama bunları anlatabilmek için sadece bir tahta üzerindeki sınırlı sayıda kelimeyle yetinmek durumunda kaldığınızı hayal edin. Okyanuslar kadar düşünceyi bir damlayla anlatmaya çabalamak gibi değil mi?

    Küçük Melody bu ve bunun gibi daha nice şeyle mücadele ederken aynı zamanda kötü ve taş kalpli insanlarla da mücadele ediyordur. Okul hayatı onun için binbir zorluklarla geçen bir dönem olarak karşımıza çıkıyor. Kendisi gibi özel gereksinime ihtiyaç duyan başka birçok çocuğun olduğu sınıfları ise  H-5 isimli sınıftır. Ama olayların asıl şekillendiği ve dönüm noktalarını oluşturan kısım, kaynaştırma amacıyla diğer öğrencilerle geçirdikleri ortak zamanlarda saklıdır. Bu sınırlı zaman diliminde tanıdığı arkadaşlar, öğretmenler ve içinde bulunduğu etkinlikler Melody'i anlamımızda önemli bir yer teşkil ediyor. 

    Tabii Melody'nin yaşadıklarını gerçek manada anlamamız maalesef ki mümkün değil. En azından kendi adıma bunun empatisini yapmakta güçlük çekiyorum. Açıkçası yapıyorum ya da yapabilirim diyenlerin de ne kadar samimi olduğunu sorgularım. Nitekim bizim hiçbir zaman engelimiz olmadı. Anlayamayız. Tek yapabileceğimiz her ne kadar anlayamayacak olsak da bunun için çaba vermek olmalıdır.

    Melody'nin günleri ev ve okul ikilisi arasından onun gözünden sürüp gitmektedir. Hiç kuşkusuz hikâyenin omurgası öncelikle okulda olmak üzere ulusal düzeye kadar ilerleyen bilgi yarışması üzerinedir. Tahmin edebileceğiniz gibi pek çok kişi onu bu konuda yabana atıyordur. Her zamanda böyle olmamış mıdır zaten? Maalesef hayatın acı gerçeklerinden birisi de bu. Ama Melody tüm bunlara inat çokta güzel bir şekilde bunun da üstesinden geliyor. Kendine inanmayanları bir bir utandırıyor. Hatta iş öyle bir noktaya geliyor ki onun yokluğu, diğerlerinin en büyük kaybı oluyor. Pek tabii bunu anladıklarında artık her şey için çok geçti.

    Anlatılacak çok fazla detay olmakla birlikte kitabın bize verdiği mesajı anlamak meselenin başı. Her okur kendine göre elbette farklı bir anlamı çıkarabilir. Benim için ise bu imkânsız diye bir şeyin olmadığını, hayata her durumda ve her koşulda sıkı sıkıya bağlanılabileceğinin, kötü hatta melek görünümlü kötülerin arasında her daim desteğimize koşanların bizim en büyük dayanaklarımızın olduğunu ve son olarak da azim ve pes etmemenin gücü olarak ifade edilebilir.

    Kısacası İçimdeki Müzik, kelimelerin ötesine geçip kalple dinlemeyi öğreten bir başucu kitabı olarak kendini ortaya koyuyor. 
Mustafa Kara

Teknoloji tutkunu, Türkçeye âşık, kahvesini de orta şekerli içen kendi hâlinde bir kimse.

Yorum Gönder